Yoktu epeydir! Pırıl pırıl karanlığa da misafir olmuyor, kanat çırpışları dahi duyulmuyordu. Anlatılacaklar da bitmişti nem damlalarına, soğuk duvarlara. Yerinden çıkacakmış..
Yoksun nicedir! Esti mi delice, gidersin sen de. Vardır kızacağın bir şey hep. Aylar geçti sensizlikte. Döndün aniden. Sanki hiçbir şey olmamıştı! Gitmemiştin de..
Aydınlanmayı istemiyor gibiydi bugünün sabahı. Aynı banka oturdum yine. Öyle sandım. Üzerine kalpler kazınan o ahşap bank değildi. Soğuktu. Nedense demirdendi. D..
Sarmaş dolaş olduk yağmurla. Bu sabah Dalyan'da. Yoktu benden başka deli. Uyuyordu gri hayaller, belli. Öyle korktum ki. Olur ya gelmeye kalkarsın. Üşür, ıslanır..
Kış geliyor yine Mustafa’m. Ağlıyor musun sen de ilk karda? Yüreğime yüreğime yağıyor beyaz lanet! İhmal etme Selim'i. Ziyaret et sıkça. Suyunu, gübresini eksik etme s..
Geldin sandım. Pencerede öylece kaldım. Oysa sadece bakıp gitmişsin. Yazmak kaldı geriye. Bu kaçıncı mektupsa hayale! İşte sarıldı yine yalnızlık. Aslında gelec..
"Kapak yuvarlanmış, tenceresini bulmuş." adlı blog'uma gelen yorumlardan biri de Mehmet Sağlam Hoca'ma aitti. Her zamanki gibi zarif yorumunun sonundaki cümleyi defalarca okudum; ama bir anlam vere..
Bir nefes bakıştık parkta. Kırpmıyordu bilgiç gözleri. Adımlarımı hızlandırdım. Belki de o var sandım. Döndüm geri. Oradaydı bilge kedi. Mavi gözlere d..
Uzun zaman oldu gemilere el sallamayalı Hayallerime yanaşmayalı Karanlık dehlizlerimde mahsur kalalı Meğerse ne maviymiş gökyüzü Gülermiş kara bulutların da yüzü Yıldı..
Bayılıyorum doğanın uyanışına ! Öyle de güzeldi ki dün hava. Hiç böyle bir yeşil görmemişsindir. Böyle bir su şırıltısı da duymamışsındır. Uzandım çimenlere, kapadım gözleri..