Iraz Ana her gün sırtına yüklediği kuru çalı çırpılardan derlediği şeleğini sırtına vurup getirdi. Çamurun içine eğreti bir şekilde dizilerek örülen taş duvarın yamrulaşmış duvarlarına yapılan topr..
Sonbahar sersemi gibi dolaştığım bir bahar günüydü. Bahçede sararıp dökülen yapraklar arasında dolaşırken rengine meftun olduğum kızarmaya başlamış bir kiraz yaprağını elime alıp okuduğum kitabımın..
Kışı pek sevmem ben. Kış demek soğuk demek, üşümek demek, kalın giysiler giymek demek, kuvvetli beslenmek demek. Kış demek günler kısacık, güneş doğarken sanki tepeden yandan bakar gibi soğuk v..
Yedili sekizli yaşlarda saçları kısacık üç numarayla kesilmiş, kulaklar yelken gibi kocaman kepçe, dişler büyük boy kabak çekirdeği gibi gülümseyince göze çarpar bembeyaz… bir de ince testere d..
Bilimsel Felsefenin söylediği gibi ‘’ÇAY’’ sınıf farkı olmayan, en zengininden en fakirine kadar herkesin içtiği. Yorulduğunda, karnını doyurup şöyle gerinerek sırtına yaslandığın da, çalışırke..
Yetmiş yaşlarında bir şoförümüz vardı. Her gün sakal tıraşını olurdu hiç sektirmeden. Filinta gibi takım elbiseler giyer kunduraları gıcır, gıcır boyalı. Birde saçlarına biryantin sürer yukarıya do..
31 Aralık 1984 Tarihinde kapanan ‘’Edebiyat’’ dergisinde ‘’Yarın 1 Ocak. Edebiyat olmayacak’’ diye bir yazı yazılır Nuri Pakdil tarafından. Ondan iki gün evvel Edebiyat dergileri, yayınevinden çık..
Nedenini bilemem ama bazen çocukluğum gelir aklıma. Sabah güneşinin doğduğu günün erken saatlerinde sağılan mandaları sürüye yetiştirip çobanın önüne katmak için, hiç istifini bozmadan yavaş adımla..
Çocukluğum düşer bazen aklıma Çorapların topuğundan atılırdı ince bir yama Her fırsatta oynayarak koşardık dama Gel desem gelir misin ah be ÇOCUKLUK…. Sonb..
Yıllardır içimden geçenleri yazmak istiyordum. Oturup bilgisayarın klavyelerini şakırdatmaya başlıyorum. Yetmiş beş metrekarelik evimizin iki balkonundan beş metrekarelik bir balkonunun b..