Ne bir kale vardı saklayacağım, ne de bir liman demirleyeceğim yalnızlıklarımı… Ne bir hayat kadar uzakta ki sevdalar, ne de bir adım kadar yakındaki dostluklar çaresi oldular yalnızlıkları..
Kendimi bulmak için değildi çıktığım yolculuklar, gördüğüm şehirler, dolaştığım sokaklar. Kaybolmak içindi yaşamın girdabında. Yok olmak içindi adı umut olan denizlerin en koyu deri..
Sağlığımız yerindeyse, bir işimiz varsa, birde oturacak bir evimiz. Daha ne isterim hayattan desek de istediğimiz çok şey var. İstemeyenimiz de yok sanırım. Daha iyi bir ev, sahil kas..
Buz gibi bir Ankara sabahında yine onunla karşılaşıyorum. Yan yana geliyoruz bir an, farklı yönlere giderken. Onun gözlerini yakalamaya çalışıyorum. Ama nafile, bakışları çok uzaklard..
Spor salonunun çıkış kapısının yanında “nota sehpası” şeklindeki bir sehpanın üzerinde üst üste konulmuş dergiler ilgimi çekiyor. Benden başka ilgi gösteren olmasa da her seferinde bu der..
Ne kolaydı küçükken yaralarımızın iyileşmesi. Düşmek korkutmazdı bizi o zamanlar. En yakınımızın bir dokunuşu, öpüşü yeterdi acılarımızı dindirmeye. Hangimizin geçmedi ki acıları anne öpücü..
Hasret bir sis olup iniyor önce tüm şehre. Caddelerden sokaklara yayılıyor hızla. Sokak lambalarının ölgünleşen ışığı yetmiyor aydınlatmaya, tek tük görünen ışıklarda yok oluyor..
Bembeyaz olmuş yollarda bizden başka kimse yok ve biz kendimizi Ege’ye atma telaşındayız. İçimde yinelenen Ege heyecanı yol boyunca yanımdan ayrılmıyor. Ve nihayet Ege’deyiz. Bu sef..
Zamanın soğuk ve karanlık dehlizlerinde yürüyorum. Bir körebe oyununun neyi aradığını bilmeyen yılgın bir ebesiyim. Yolumu sezgilerimle bulmaya çalışıyorum kırıp dökmeden. S..
Nasıl yani! Deyip bitirdiğim kitabı kapatmadan, okuduğum sayfalara tekrar döndüm. Dağılmıştım. Gerçek olan neydi? Bulabilecek miydim tekrar okuduğumda ya da bulmam gerekli miydi..
Kırklı yaşlarda başladığım yazma serüvenine elli li yaşlarda da devam etmeye çalışıyorum. Ünivers..