Beklemediğim bir anda kapı çalınır, garip bir adam orta yaşlarda… Öyle aksakallı filan da değil, sıradan biri enine boyuna… Siyah bir kutu uzatır usulca kapı aralığından. Kutunun içinde..
Ne zaman rengarenk yağmur damlaları vursa pencereme çekinerek. Bakışların belirir semada, gözlerime gülerek... Bulutlar dağılır el ayak çekerek... Yalnız sen ve ben kalırız, bir de baha..
O kalabalıklar içinde sensizken... Sen, Belki yan sokakta bir parkta, arkadaşlarınla... Belki çok uzaklarda bir deniz kıyısında, salaş bir balıkçıda... Ya da dönülmez akşamın ufku..
Bir oyun oynayalım mı seninle...Kurallarını senin belirlediğin ama kaderini benim çizdiğim.İster körebe, ister ebecilik...Kim kazanır bu oyunu sence... Bir şarkı söyleyelim, yıldızlar..
Yan yana duruyoruz, hatta omuz omuza. Destek oluyoruz her yalnız geçen anımıza. Ama ne sen bensin, ne de ben sen. Bunu anlamak gerek, her yalın halden önce. Öyle olmasa, aynı kişil..
Akıllılık ile korkaklık arasında çok ince bir çizgi vardır. Olay aynı duygular farklı, bazen korkak bazen akıllı. Ortak noktaları, kaçak olmaları. İçindeki ses kimi zaman dur der. ..
Futbol taraftarı olmak ya da taraftar toplamak… Kavga edenler arasında taraf tutmak ya da bir partiye üye olmak. Çalışanı tutmak, işverene yalakalık yapmak. Blogda bile taraf olmak, tar..
Bir kadın gördüm…Saçları beyaza yazdı, iki yana ördüm…Elleri titrek, teni büklüm büklüm name yazdı..Kirpiklerinde yaş, bakışları ürkek, gözleri hep telaştı…Elemdi hayat, anılar hey..
Ayazı iç yakan, yıldızsız kış akşamlarının birinde Beyoğlu'nda gördüm seni.Semadan düşen incecik yağmur damlaları kirpiklerinde otağ kurmuştu sanki.Soğuğu unutturmak istercesine gizliyordun el..
Blogdan bir arkadaşımla “Aşkın hangi halini sever gönlün” adlı yazım hakkında konuşuyoruz. takılmış kıskançlıklarla. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=52873 - Yok otobüste seni arayaca..
Bir yaz gecesi hatırasıyım. Haziran doğumluyum. Bilirler haziran doğumlular. Hele ki haziranın tam..