ÖTEKİ GÖLGE Damdaki kedi miskin miskin miyavladı. Sokaktaki köpek uyuz uyuz havladı. Ovadaki bir at, nal seslerine boğuk kişnemesini kattı. İçindeki düşünsel devinimler düşe dönüşmeden solu..
Bir kaldırımdan diğerine koşarak geçen yalnızlığı, musalla taşına sahipsiz bir tabut gibi yatırdı. Ellerini can çekişirmişçesine yanlarına düşürüp başını arasına aldı. Tıkış tıkış otobüsleri ve..
Güneşin tozu saça başa, teri insanların koynuna sindirdiği bir yaz gününde oğlunun koluna girmiş, bütün bedeni horon teper gibi titrek bir şekilde kıvranırken konuk olarak geldiği evin merdivenlerin..
Yıkılır. Bütün tabuları yerle bir olarak… Büyüleyici koyu mavi göğü, şimdi teknolojiye banılmış bir gövde gösterisi. Büyülü yarın tasarımları bir muskaymış, koynunda büyüttüğü kirli bir aşk..
Konuş artık, tarih önünde nicedir susmuş olan esmer tenli çocuk. Artık bilelim, suya yazılan gerçeğin katmerli acısını belgeler ve tanıklarla… Sözü eritemez, ağartacaksa gerçeğin tanıklığ..
İki dörtgöz yıllar sonra bir kokteyl sırasında bir aradaydılar. Yuvarlakgözlüklü olanı, salonun ortasında duran masanın üstündeki kanepeleri ve diğer yiyecekleri kıtlıktan çıkmışçasına yerken, atgöz..
Kristal aynalarınızı kırıp da geldim. Bütün hükmedenlerin üstüme saldığı lanetleri, özüme sözüme zehir bilip kendimi yaralı bir kuş ilan ettim. Laneti bilip aş ederken kendime, anı defterler..
Düşlerimi geri verin! Sol omzum çıktığında çektiğim acıyı düşünürken, daha dün gibi hatırlıyorum, torba torba çimentoyu kireci omzuma alıp kamyonetlere bir çırpıda taşıdığımı… Sakın ha, ..
Seni özlemekten yoruldum. Ne olacaksa olsun, bile demiyorum artık. Daha geçen gün, geçtiğin yolları arşınlıyordum; mistik hazlar alarak. Kokun alıyordu beni, bir denizci yapıp karaya vuruyordu. Yem..
Sana inanıyorum, ey sevgili! Koltuğunun altında oyuncak bebeğin, masum bir kız çocuğu yüreğinle paçama yapıştığını unutmuyorum. “Kal” demiştin, “bu kadar yangın yetmez mi bir ömre..