Üniversitede okuduğum yıllar (1969-1973) öğrenci olaylarının yoğun olarak yaşandığı döneme denk geliyor. Aslında buna "okuyamadığımız yıllar" demek daha doğru. Çünkü haftanın her günü kavga döğüş olma..
Sabahın erken saatlerinde poğaça almak için girdiğim pastanede, üstüste yığılmış simit kutularını görünce, bugün kandil olduğunu anladım. Gerçi semtten semte değişse de bu tür şeylerden insanın is..
Geçen gün bir elektronik mağazasında dolaşıyorum. Dijital fotoğraf makineleriyle ilgilendim biraz. Aklımdan geçen şöyle hem pikseli yüksek, hem de cebe girecek kadar küçük, aynı zamanda da şık görünüş..
Geçen gün bir dost meclisinde epeydir görmediğim bir arkadaşa rastladım. Sağolsun dönüşte arabasıyla beni evime kadar bıraktı. Yol boyu sohbete devam ettik. Bir ara bana dönüp:– Abi, kafa konforun..
Hayatımızdaki işlerin büyük bir kısmını alışkanlıkla yaptığımız için, çoğu zaman farkında bile olmayız. Meselâ konuşurken kullandığımız kelimeleri, cümle içinde yerli yerine kolayca oturtmamıza rağmen..
İnsanı heyecanlandıran, hatta korkutan bir kelime, sınav... Daracık yollardan kıl payı aralıklarla aracını geçirmeyi başarmış kırk yıllık bir şoförü, asfalt yolda sınava sokmaya kalksanız, eli ayağı b..
Ortaokul ikinci sınıfa geçtiğimde, aynı sınıfı tekrar okumak zorunda kalan yeni bir arkadaşım olmuştu. Hani eskilerin "ismiyle müsemmâ" diye bir deyimi vardır, (adının anlamına uygun hareket eden deme..
Dööört... Üüüüç... İkiiii... Biiiiiir... Kameraaa..."Çarli'nin Çikolata Fabrikası" filminin setindeyim. Bay Wonka ayakkabısını boyatacak. Boyacı Çarli... Dekor hazır, ışıklar hazır, oyuncular hazı..
Hayatımızı devam ettirebilmemiz için gereken şeyleri sağlamaya, geçinmek diyoruz. Ne lâzım peki hayatımızı sürdürebilmemiz için? Ev, araba, yazlık, bilgisayar, cep telefonu, internet, mücevher... Ya d..
Benim üniversite yıllarım, Türkçe'ye kazandırılmaya çalışılan yeni kelimelerin ortalığı istila ettiği yıllara denk geliyor. Özellikle Sayın Ecevit'in her konuşmasında toplumla tanışan bu yeni sözcükle..