Elbette geçer… Zaman en iyi ilaçtır deriz hep. Zaman acıyı silip süpürecek, bir gün hatırlamayacaksın deriz ya, öyledir çünkü. Mutluyken zamana bırakmayan bizler; mutsuzken hemen zamanı alet ederiz..
Kısa hikayelerim olsun istemem hayatımda… Ne yazıkki en kısası da var ve en uzunu da… Tercihe bırakılsaydı, sanırım kısa hikayeler yazmadan, uzun, uzun cümleler kurmadan, yani, hikayem uz..
O kadar eskidiki aramızdaki sözler… bir dilbilimciye, bir tarihçiye, bir antikacıya ve bir de eskiciye/çöpçüye ihtiyaç var. Dile gelmemiş duyguların sebebi, görmemiş gözlerin ışığı süzülüve..
Bazan, arka sokakların gürültüsüne doğru yürür ayaklarım. Bir yerlerde durmanın acelesi olmaksızın… Sokağın taşlarından, en eski yapıya dair incelemek isterim. Sonra, kaldırımların üzerinde öbek..
“Aşkım, bugün günlerden ne? 8 Mart senin günün… Bu çiçekler sana az ama, esas çiçek sensin.” -Genç kadın telefondaki mesaja bir daha baktı. Bir de masanın üzerinde duran kır çiçeklerine… Tarih ..
Hani, yürürken ayağın takılır tökezlersin, en iyi anlatmak gerekirse, sekersinde en yakındakine aniden yapışırsın ya düşmemek için. Neyin ne olduğunun önemi yoktur o an… Yeter ki düşmeyeyim dersin...
Önüm, sağım, solum karanlık, gökte yıldız varsa da ben onları göremiyorum. Müziğin içinde, tozlu, eski toprak yolda yitmiş, iyice düşüncelere dalmış giderken, pencereye takıldı gözüm. Yolun sağ..
Bilmediğim… Geceleri pencerelerinden ölgün ışıkların vurduğu ıslak kaldırımların hangi yöne gittiğini kestiremediğin sokakları gibisin. Koruyan kollayan… Bazen de kör sokaklar gibisin, çözümsüz...
“Bir ilkbahar sabahı, güneşle uyandın mı hiç” şarkısının daha ilk notaları düştüğünde ortalığa, hayaller yağardı zihnimden. Çok gençtim o şarkıyı dinlediğimde, hem de çok. Belki çiçek çocukları..
Mancınıkla fırlatılıp atsınlar istiyorum kendimi. Gülmeyin. Ne bir varlığa dönüşebiliyor ruhum, ne eriyip yok olabiliyor. Hiçbir yere hiçbir ortama hiçbir varlığa ait hissedemiyorum kendimi. Birazdan..
Deli-dolu, akıllı, yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..