Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Kasım '13

 
Kategori
Eğitim
 

Eleştirel düşünme yeteneği olmayan nesilden bir şey beklenemez.. Drama Eğitiminin önemi -

Eleştirel düşünme yeteneği olmayan nesilden bir şey beklenemez.. Drama Eğitiminin önemi -
 

Ülkemizde yıllardır siyasilerin kısır çekişmelerine tanık oluruz...

Sadece bir alanda sıkışıp kalan bu kısır döngülerin bugüne kadar geleceğimizin aydınlığı için ne kazandırmıştır.

Koca bir HİÇ...

İşte yine, başörtüsü sarmalında dolaşıp duruyoruz....

Oysa ki devasa sağlık, eğtim ve işsizlik sorunlarımız var..

Peki neden böyle olduk... Neden birbirimizi yeterince algılamaktan uzak kaldık...

Kimilerinin hoşuna gitmese de yine bu sorunun temelinde -EĞİTİM sorunu- var diyeceğim.

Hatta eğitimin sosyalleşmesi için çok önemli bir eksiğimiz olan, EMPATİ ve YARATICILIK fakirliğine yine değineceğim.

Algıda yetersizlik...

Sevgisizlik..

Paylaşım ve diyalog-iletişim sorunu...

Dini yeterince algılayamamak...

Sanata uzak kalmak...

Siyasete batmak..

Yeteneklerin tahlil edilememesi...

vb. onlarca başlık içinde girdap içinde yaşamak...

....

Öğretmenlere vermiş olduğum Yaratıcı Drama Semirlerimde yine aynı manzaralarla karşılaşıyorum...

Sırf amir istedi diye yaranmak amacıyla seminere gelmek...

Sadece sertfika ile uzmalanşma ve kademe alma sevdası...

Siyasi dernekleşmeler sayesinde salonda bile ayrı gruplar halinde oturma...

- Haydi birlikte yapalım-deyince pısıp kalma...

Her yerde olduğu gibi-başkası yapsın, ben seyredeyim-düşüncesi...vs..vs...

.........

Japon vakfının konuğu olarak gittiğim bir seminerde tüm Japon katılımcıların dramanın içine nasıl da şevkle katılıp büyük bir disiplinle uygulamalar yaptıklarına tanık olmuş ve ülkem adına çok üzülmüştüm.. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu konuda arpa boyu yol almamışız....

Peki çare tükenmiş mi... Hayır.. Çare, yine bıkmadan, usanmadan eğitimde organize olmakta var.

Dünyanın en çok sanal site kullanan ülkesi olarak, Facebook, twitter gibi paylaşım sitelerinde lak-lakla çok olanların; bu tür yazıları okumaktan imtina ettiklerine tanık oluyorum...

Japon okuyor...Fransız, Alman, İspanyol, Koreli okuyor da bizimkiler ne yapıyor...

..........

Dün yaşadığım ilginç bir eğitim olayı örneği vereyim...

Tiyatro izlemek için gittiğim, devlet tiyatroları olan 70 yıllık Karşıyaka-Devlet Tiyatrosunun yerinde yeller esiyordu... Tarihi Ragıp Haykır ve Oda Tiyatroları yıkılmıştı..

İzmir-Karşıyaka'da 2 adet tiyatro binası yıkılımış da vatandaşın haberi yok... Tepkisi hiç yok... Tiyatrosuz bir toplum nasıl adam olur... İşte böyle meclisi bile kısır döngüde çatışır durur... Kısa keseyim..

Bu konuyu özel bir blogla yazacağım..

..........

Şimdi,aşağıdaki konu içinde yer alan anafikirdir ki bizim adam olup olmayacağımızın delilidir.

...

DRAMA eğitimi almayan öğrenci ve öğretmen yaratıcılığını sergileyemez, çünkü empati duygusu körelmiştir... Empati duymayan toplum BENCİLDİR... Bencil bireyler, toplumu kemirir...

Eğitim yaratıcılıktan uzaklaşırsa, işte böyle 60 yıldır kısır çatışmalarla zaman kaybederiz hep..

Öğrenme, eğitim etkinlikleri içindeki en önemli kavramdır. Bütün eğitimciler en etkili ve kalıcı öğrenme sürecinin 'yaparak-yaşayarak öğrenme' olduğu konusunda tartışmasız birleşmektedirler.

Drama, 'yaparak-yaşayarak öğrenme' bakımından en etkili yöntemlerden biridir

Genel olarak konuyla ilgili olan eğitimci/sanatçı/uygulayıcıların birleştiği ve en basit anlatımla drama; bir düşünceyi beden diliyle, hareket ederek, devinimle anlatımdır. İçsel bir durumun, bir tasarımın, bir düşüncenin eyleme dönüşmesidir.

Dramayla birey düşünür, plan yapar, organize eder ve düşüncesini eyleme dönüştürerek uygular. Bu süreçte de yaşantılar yoluyla yeni davranış ve duyguları öğrenir, deneyim sahibi olur. Böylece birey duygularını kontrol edebilme, değiştirebilme, düşüncelerini ifade edebilme, konuşarak iletişim kurabilme gibi yeteneklerini geliştirir.
 
  ....
 
 Eğitimde, ülkemizde en çok başvurulan yöntem öğretmenin anlatıp öğrenenlerin dinlediği bilinen klasik yöntemdir. Bu yöntem birçok konuda işe yaradığı gibi, birçok konuda ise yetersiz kalmaktadır. Özellikle dramanın konu edindiği iletişim, sosyal ilişkiler, duygu ve düşüncelerin ifadede edilmesi, empati kurabilme, düş gücünü geliştirme gibi konularda öğrenenlerde istendik yönde davranış değişikliği meydana getirmek hemen hemen mümkün değildir.

Sosyal yaşam ve sosyal çevreyle ilgili bilgilerin çoğu da yaşantılar yoluyla edinilir. Günümüzde teknolojik gelişmeler nedeniyle bireyin sosyalleşme sürecinde aile, komşular, akrabalar vb. yakınların etkisi azalmıştır. Bu nedenle akrabalık ve komşuluk ilişkileri sırasında yaşantılar yoluyla edinilen bilgilerin bireye kazandırılması, yaşantılar yoluyla bireyde olumlu değişmeler sağlama yöntemi olan drama tekniğinin eğitimde uygulanması zorunluluk haline gelmiştir.
 
J.Jack Rousseau ile başlayıp, John Dewey, Johann Heinrich Pestalozzi ve Friedrich Froebel ile devam eden, Maria Montessori ile önce Avrupa'dan, Amerika'ya yayılan, daha sonra da dünyadaki başka ülkelerde etkisini sürdüren, çocuğun içsel potansiyelinin önemini ve bu potansiyelini özgür ve sevgi dolu çevresel koşullarda aktif yaşantıları sayesinde gelişebileceğini vurgulayan görüş, eğitimde drama tekniğinin temelindeki anlayışlardan biri olarak kabul edilebilir.
 
Bu görüşü vurgulayan Hohmann ve Weikart gibi çağdaş eğitimciler de çocuğun doğrudan doğruya kendi yaşadığı yaşantılar ile ilgili olarak çalışmasının ve düşünmesinin anlamlı olduğunu, başkalarının yaşadığı yada anlattıklarının değil, kendi yaşantılarının anlamlı bilgi sağlayabileceğini belirtmişlerdir. Anlamlı olan bilgi ise, davranışa yansır ve daha kalıcıdır.
 
Çocuklarla drama kuramcılarından Peter Slade ise drama uygulamalarının bir başka yönü olan, kendi hareketleri yolu ile yaşantı geçirmenin yanı sıra, konuşarak iletişimde bulunmanın önemini vurgulamıştır. Kendi hareketleri yoluyla algıladıkları konusunda konuşarak iletişimde bulunan çocuk, öğrenme ortamında bir "seyirci" değil, "aktif bir katılımcıdır" ve öğrenme bakımından avantajlı bir konumdadır.
 
Drama bir bakıma oyundur. Çocuk ve oyunun birbirine ne kadar çok yakışan iki olgu olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Çocuk, çevresiyle iletişim kurmaya başladığı andan itibaren oyun oynar ve bu oyunlar içinde hoşça vakit geçirip eğlenirken bir taraftan da hayatı tanır.

Ancak drama da amaç çocuğu oyalamak, ona hoşça vakit geçirtmek, eğlendirmek değildir. Amaç söz konusu oyun sürecinde çocuğun kendini geliştirmesi bakımından yaşantılar yoluyla yeni öğrenimler kazanmasıdır. Bu bakımdan drama, özellikle örgün eğitim vermeyen SHÇEK bünyesindeki çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları gibi kuruluşlarda uygulanabilirliği olan, çağdaş bir eğitim tekniğidir.

Drama hangi davranış biçimlerini geliştirir...

- Drama yönteminde bütün duyu organları etkin bir şekilde kullanıldığı için çocuğun dikkat, algılama, dinleme, konuşma, bedenini de kullanarak anlatma ve yorumlama gibi iletişim becerileri gelişir. Böylece çocuk kendini ve sorunlarını ifade edebilmeyi ve yorumlamayı öğrenir. Drama, çocuğun utangaçlık, çekingenlik vb. olumsuz duygulardan arınmasını sağlar.
 
- Drama oyun oynayarak yapıldığından soyut ve teorik olay ve kavramların anlaşılıp somutlaştırılmasına yardımcı olur. Böylece olaylar karmaşık bile olsa çocuk kolayca anlar ve yorumlar, çatışmalarla olumlu biçimde baş etmesini öğrenir.
 
- Çocuğun düş gücünü geliştirir ve zenginleştirir. Bilim ve teknolojideki buluşların, onları bulan kişilerin öncelikle düş güçlerinin bir ürünü olduğunu düşünürsek dramanın çocukların düş gücünü geliştirmesinin ne kadar önemli olduğu kolayca anlaşılacaktır.

Ayrıca sanatın ve sanat eserlerinin oluşturulmasında da düş gücü olmazsa olmaz bir koşuldur. Drama, çocukların sanatçı ruh taşıyan bireyler olarak yetişmesinde de önemli rol oynar.
 
- Çocuklarda estetik duygusunun ve bilincinin gelişmesine katkıda bulunur. Böylece çocuk iyi, güzel, doğru gibi kavramları daha sağlıklı algılar ve yorumlar.
 
- Çocuğun eleştirel düşünme yeteneğinin gelişmesine katkıda bulunur. Çocuk, olaylara ve hayata eleştirel bir gözle bakmayı, yorumlamayı öğrenir. Böylece çocukta olay, olgu ve kavramları bir mantık süzgecinden geçirme yeteneği oluşur ve kendisine sunulan her şeyi olduğu gibi kabullenmeden araştırıcı olmaya yönelir.
 
- Drama çok önemli bir öğrenme yoludur. Drama arcılığıyla çocuk, olaylar ve durumları, bunların arasındaki bağlantıları kolayca öğrenebilir. Böylece çocuğun problem çözme yeteneği gelişir ve kendi ayakları üzerinde durabilme becerisi kazanır.
 
- Drama grupla yapılan bir etkinlik olduğundan çocuğun işbirliği yapma, sosyal ilişkiler, iletişim kurma gibi sosyal yönlerinin gelişmesine katkıda bulunur, çoğun sosyal gelişimini hızlandırır.
 
- Yapılan etkinlikler sırasında duygular da yansıtıldığından çocuğun duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler ve gelişmesine katkıda bulunur. Çocuğun günlük sıkıntılardan kurtulup deşarj olmasını sağlar.
 
- Çocuk drama etkinlikleri içinde kendini ve çevresini, çevresindeki insanları daha iyi tanır. Böylece çocuğun empati kurma becerisi gelişir ve çevresindeki diğer bireyleri ve olayları anlaması kolaylaşır.
 
- Yapılan etkinlerde ele alınan konuların içeriği bakımından çocukta ahlaki, milli ve manevi değerlerin gelişmesi sağlanabilir.
 
- Dramanın öncelikli amacı çocukları eğlendirmek olmasa da, drama etkinliği sırasında çocuk eğlenir ve mutlu olur. Drama çocukları neşelendirir, umut ve iyimserlik duyguları yaratır.
 
- Drama çocukta iyi bir edebiyat deneyimi oluşturur. Ayrıca çocukta sanat eğilimlerini başlatır ve sanatı özellikle de tiyatroyu sevmesine katkıda bulunur.
 
- Drama yukarıda sayılan yararların hiçbirini sağlamasa en azından çocukları eğlendirir, hoşça vakit geçirmelerini sağlar.

..........

Drama, psiko drama, Yaratıcı Drama ve Eğitici Drama olarak 3 gruba ayrılır...Bu türleri daha önce yazmıştık..Anlatmıştık..Yine bıkmadann yazacağız...Anlatacağız....

Okuma ve anlama sorunu olan bireylerden kurulu bir ülke olmamak için biz eğitimciler üzerlerine düşeni yapacaklar...

Az okunsak da...Az okuyanlar ve ders alanlar da geleceğimiz için birer meşaledirler...

Tıpkı Deniz Yıldızı Öyküsünde yer alan ve binlerce ölüme terk edilmiş deniz yıldızından,denize kavuşan binlerce deniz yıldızından biri gibi...

*************************************************

KONU İLE İLGİLİ YAZILARIM.

http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama---/Blog/?BlogNo=65445
 http://blog.milliyet.com.tr/okullar-acilirken--psiko-drama-egitimi---/Blog/?BlogNo=129073

http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama-ve-rehabilitasyon---/Blog/?BlogNo=104869

http://blog.milliyet.com.tr/ogretmenlik-mesleginin-ruhuna----el-fatihaaaaa------/Blog/?BlogNo=317094

http://blog.milliyet.com.tr/tatile-girerken--yaratici-drama-ornekleri---/Blog/?BlogNo=2868
 http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama-5----bireyselligin-on-plana-cikmasi---/Blog/?BlogNo=100324

http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama-ve-cocuk-gelisimi/Blog/?BlogNo=104870

http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama---ornek-etkinlikler-/Blog/?BlogNo=99162
 http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama-3----omer-seyfettin-in-oykuleri--/Blog/?BlogNo=98950

http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama/Blog/?BlogNo=92394

http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama---/Blog/?BlogNo=65445

http://blog.milliyet.com.tr/--egitim-fakulteleri-ve-tiyatro-egitimi---/Blog/?BlogNo=69557

http://blog.milliyet.com.tr/yaratici-drama-olmadan--cocuk-egtiminde-basari-elde-edilemez/Blog/?BlogNo=434389


http://blog.milliyet.com.tr/9-kasim-sali-gunu-trt-turkuaz-programinda-canli-yayindayim---/Blog/?BlogNo=273406

http://blog.milliyet.com.tr/egitimde-yaratici-drama-ve-etkinlikler-/Blog/?BlogNo=273271

 

 

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara